OBEZİTE-BAĞIMLILIK YAŞANTI GRUBU

Bağımlılık ve Obezite Psikodrama Yaşantı Grupları

Her bağımlılık, kendi acınızla yüzleşip onu aşmayı bilinçsiz olarak redetmekten kaynaklanır.
Merih Ünsal

Diyabet ve Obezite, günümüzde yaygın bir sağlık sorunu olup, biyolojik ve psikolojik rahatsızlıkları da beraberinde getirmektedir. Diyet çabaları esnasında görülen kontrol kayıpları yeme bozuklukları riskini ve özellikle de tıkanırcasına yeme bozukluğu riskini artırmaktadır.Yeme Bozuklukları anoreksiya nervoza , bulimiya nervoza ve son yıllarda tanımlanan tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıkların içinde yer aldığı bir tanı grubudur. Bu hastalıklar ruhsal kaynaklıdır ve bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi ruhsal sorunlarla birliktedir.

Psikodrama teknikleri ile Obezite ve Diyabeti ele almak için, Moreno'nun rol kuramından faydalanmaktayız. Kişilerin duygusal yaşamındaki boşluklar, bir rol alanından diğerine geçiş yapmak yerine, daha ileri gidip başka bir rol alanına sıçrayarak ilerleme şeklinde olur.Böyle bir durumda kişi gelişim dönemlerine uygun roller almadığından ve bazı roller yaşanmadığından kaygılı ve aşırı derecede tedbirli davranışlar gösterebilir. Bir tedavi yöntemi olan Psikodrama ile kendini keşfetmeye cesaretli olan  katılımcılarımızı bu programa davet ediyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 2001 yılında yayınladığı Dünya Sağlık  Raporu'ndaki tahmine göre dünyada yaklaşık 450 milyon kişi ruhsal sorunlardan zarar görmektedir. Dört kişiden biri hayatının herhangi bir döneminde ruhsal sorun yaşamaktadır. Bu da ekonomik ve sosyla sonuçları açısından sadece bireyi değil bütün topluma etki etmektedir.

Koruyucu ruh sağlığı çerçevesinde düzenlediğimiz  ''PSİKODRAMA ile OBEZİTE'' Grup Terapisi programımız birincil, ikincil ve üçüncül olmak üzere farklı aşamalarda ele alınır ve sağlıklı insanların obezitenin yol açtığı bir ruhsal probleme ve diyabete yakalanmalarını önleme veya organ yitimine uğramama rehabilitasyonuna kadar uzanır.

Psikodramanın kurucusu Moreno;  psikopatoloji yerine ruh sağlığı konusunda bir model yaratmayla ilgilenmiştir. Onun kavramları, spontanite, yaratıcılık , eylem gibi sağlıklı olandan kaynak alan kavramlardır. Moreno, kişiler arası ilişkinin saptırılmış temeli olan tek yönünün aktarım nosyonu yerine sağlık merkezli bir kavram olan teleyi geliştirmiştir.

Bağımlılığa karşı, cesaret bu gruplarda hedef alınır. Kişinin yeterince kullanmadığı bu yetileri psikodrama yolu ile tedavi edilir.

Beslenme; anne karnında başlar ve yaşamın sonlandığı ana kadar devam eder. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı, kaliteli ve üretken bir yaşam sürebilmesi için, gerekli olan besin öğelerini de yeterli ve dengeli miktarda alıp, vücutta kullanabilmesi gerekir. Dolayısıyla beslenme yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır.

Günlük yaşamda bireylerin yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekir. Bu denge bozulduğunda önemli sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Bunlardan biriside obezite (şişmanlık) dır.

Obezite (şişmanlık); besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

Obezite, hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde her geçen gün artış göstermektedir. Bu durumun en büyük nedenleri; teknolojinin ilerlemesiyle ortaya çıkan yenilikler insanlığın hizmetine sunulmakta ve bunun sağladığı imkânlar sayesinde insanlar daha az hareket etmektedirler. Bununla birlikte beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığı gibi bir takım olumsuz koşullar bir araya geldiğinde tüm dünyada obezite (şişmanlık) görülme sıklığı artmaktadır.

Obezite (şişmanlık) ; vücudun birçok sistemleri ve psikososyal durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden dolayı pek çok sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Bu sağlık sorunları/risk faktörlerini kısaca özetlersek;

  • İnsülin direnci
  • Tip 2 Diyabet
  • Hipertansiyon
  • Kalp-damar hastalıkları
  • Metabolik sendrom
  • Safra kesesi hastalıkları
  • Uyku apnesi
  • Karaciğer yağlanması
  • Solunum zorluğu
  • Gebelik komplikasyonları
  • Menstruasyon düzensizlikleri
  • Aşırı kıllanma
  • Ameliyat risklerinin artması
  • Ruhsal sorunlar
  • Toplumsal uyumsuzluklar

Özellikle sık aralıklarla ağırlık kaybetme ve kazanma sonucunda deri altı yağ dokusunun fazla olması nedeniyle deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları

Kas-iskelet sistemi problemleri gibi birçok hastalıkları beraberinde getirebilmektedir.

Dünyada her yıl 2,8 milyon insan, fazla kilolu ve obezite (şişmanlık) nedeniyle hayatını kaybederken, hareketsizlik yüzünden her yıl 3,2 milyon insan hayatını kaybetmektedir. Fazla kiloluk ve obezite bulaşıcı olmayan hastalık oranlarının artmasına, yaşam süresinin kısalmasına katkıda bulunmakta, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuz durumlar, en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın da sağlığını tehdit etmektedir.

Yapılan çalışmalar incelendiğinde ülkemizde fazla kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığı, çocukluk çağı obezitesinin %6,5, fazla kilolu oranının %14,3’e ulaştığı görülmektedir.

Bu nedenlerden dolayı ve geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlıklı bir toplum oluşturabilmeleri için şimdiden ciddi önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemlerin alınmasında en büyük görev biz anne ve babalara düşmektedir. Çünkü İlk yaştan itibaren çocuk aile içinde değişmeye başlar ve zamanla bir birey haline gelir. Bu gelişme ve değişme döneminde çocuğun ve ergenin yeme alışkanlıkları da doğrudan veya dolaylı olarak ailenin, özellikle anne ve babanın beslenme alışkanlıklarından etkilenir.

Anne ve babanın yemek yedirme ısrarı, ödül olarak seçilen enerji içeriği yüksek besinler, sık öğünler, hazır besinler, abur cubur denilen bisküvi, kraker, simit, gazlı içecekler ve çikolata gibi besinler, hareket azlığı obeziteye (şişmanlığa) hazırlayan durumlar olarak dikkate alınmalıdır.

Obezite (şişmanlık), bireyin büyüme ve gelişme hızına uygun olarak yeterli ve dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite programı ve davranış tedavisi ile önlenebilen veya tedavi edilebilen bir dU­rum olduğu unutulmamalıdır.

Biz anne-baba olarak sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarımızla, fiziksel aktivite ve kaliteli yaşam anlayışımızla onlara iyi bir örnek olabiliriz. Yapmanız gereken sadece bunu istemek ve uygulamaya başlamak.

Her gün yeni bir başlangıç olabilir; bu tamamen size bağlı ve yapabilirsiniz…

Programın Amacı

  • Bireylerin kendilerini yemeğe yönelten durumlarını keşfetmek, kilo verme veya alma amaçlı doğru beslenme programına uyum sağlamak, sağlıklı beslenme tutumları geliştirmek,
  • Duygularını tanıma, adlandırma ve ifade etmeyi öğrenme, empati duygusunu geliştirme,
  • Kilo kontrolünün ve doğru beslenme alışkanlıklarının kalıcı olmasını sağlamak, yemek yeme davranışıyla duygusal dünya arasında bağ kurmak, bireylerin kendilerinde var olan gücü keşfetmelerine olanak sağlamak,
  • Problem çözme, hayır deme, karşının algı modellerini anlama, yakın ilişkiler kurabilme becerilerini kazanma,
  • Öfke ve stres ile başedebilme, beden - zihin farkındalığını geliştirme.
  • Kendilerinde  ve içlerinde varolan yaratım ve değişim gücü ile yüzleşme, farkındalık geliştirme.
  • Aidiyet ve değerlilik duygusunu kazanma.
  • Çekirdek çatışmalarını keşfetmek,
  • Duygularını dışavurmada yemek yeme yerine sağlıklı alışkanlıklar geliştimek
  • Ego bütünleşmesi sağlamak. Ben değerinin önemini farketmek.

Psikodrama ile Fayda Nasıl Sağlanır?

Psikodrama, eyleme dayalı içgörü kazanılmasını hedefleyen bir psikoterapi yöntemidir. “Anlatma yap!”  SOMUTLAŞTIRMA ilkesi psikodrama yönteminin temelini oluşturur. Kendi gerçeğini eylem metoduyla keşfeden kişi, onu yeniden değerlendirme ve değiştirme gücüne sahip olur. Yaşayarak öğrenme değişimin kalıcılığını sağlar. Bu durum kişilerin yeme tutum ve davranışlarının düzenlenmesine de olanak sağlar.

Kimler Katılabilir?

Kilo fazlası olanlar, aşırı kilolular, kilosunu arttırmak veya korumak isteyenler, beslenme bozukluğu ya da düzensizliği olanlar, beslenme tutumlarında değişiklik yapmak isteyenler, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak isteyenler programa katılabilir.  Grubumuz sadece 20 yaş üstü yetişkinler içindir.

Uygulama Süreci

12 hafta sürecek olan grup psikoterapisi programı ,  Psikolog / Psikodrama Grup Terapisti ve Eğitmeni Merih Ünsal  ve Diyabet /Obezite Uzmanı ve Hemşiresi, Sağlıklı Yaşam ve Diyabet /Aile Danışmanı  Hatice Bilgili ile;

haftada 1 gün 3 saat şeklinde  PSİKODRAMA GRUP ÇALIŞMASI  şeklinde ve  Terapi süreciyle eş zamanlı olarak danışanlarımızın beslenme alışkanlıklarıyla ve yaşam yönetimi ile  ilgili danışmanlık  yapmak ve kişisel beslenme programlarını oluşturmalarını sağlamak amacıyla 10  hafta boyunca  haftada 1 gün 2 saat teorik ve yaşam yönetimi Eğitim Uygulamaları ile birlikte yürütülecektir.

Grup Katılım Şartları

Grup psikoterapisi başlamadan önce tüm katılımcılarla uzmanlarımızca ön görüşme yapılır. Katılımcıların grup sürecine uygunluğu değerlendirilir. Süreç hakkında bilgi verilir. Ön görüşmelerimiz ücrete tabi değildir. Ön görüşmelerden sonra belirlenen gruptaki danışanlarımızla 10 haftalık programa başlanacaktır.

Gruplar yaş ve bulunmuş oldukları sağlık durumlarına göre yapılandırılmaktadır.

Ön görüşme için Enstitümüz uzmanlarından  lütfen randevu alınız.